4 Şubat 2016 Perşembe. Kızkardeşimin doğumgünü ama ben daha önceden verilmiş bir sözüm olduğu için bu oyuna gitmem gerekiyordu. Geçen yılda gene bi gün kızkardeşimin doğum günüymüş 4 Şubat 2015 hiç unutmuyorum, Kitapmakalem ekibi ile arkadaşımız Gülru Pekdemir’in “Azizce” oyununu izlemeye gitmiştik. Tesadüfün bu kadarı. 2017, 4 Şubat’ta kızkardeşimle gitmek üzere bir tiyatro bileti ayarlamam şart yoksa afarozum kaçınılmaz olucak.
Ekip arkadaşlarım Ömer, Gülbahar ve Müdürümüz Ersoy Bey
ile muhteşem bir dörtlü olduk ve ilk tiyatromuza gittik. Çok da keyif aldık.
Kültür Sanat grubumuzu kurduk. Her aya bir oyun, sergi, sinema gibi etkinlikler
koymak kaydı ile devam etmeye niyet ettik bakalım.
Tarihi dokusu olan bir mekandayız yine... Beyoğlu Küçük
Sahne. Birşeyler atıştırıp oyunun
başlama saatine kadar Atlas pasajında turladık. Oyuncu Berkay Tulumbacı’yı
konuştuk. Tek kişilik oyunlar biraz zordur.
Genç Yetenek Ödülü alması dışında 2014 Tiyatro Ödülleri, En İyi Erkek
Oyuncu ödülleri toplamış olduğunu bilerek biletleri almamıza rağmen, bu çocuk
bakalım başarabilmiş mi ? Sıkılacak mıyız acaba ? Dikkat uyutabilir ! kritikleri ile oyuna girdik. Ve sonuç
mükemmel. Tek kelimeyle çocuk çok iyi oynadı beyler. Oyunun ilk 10-15 dakikası düşük enerji ile
başladı ama sonra yükselişe geçti ve bir daha da inmedi. Daha önce Sumru
Yavrucuk, Yıldız Kenter, Günay
Karacaoğlu, Genco Erkal gibi ustaları -ki tek kişilik dev kadro onlar benim
için, izlemiş biri olarak Berkay Tulumbacı’da oldukça başarılı bir performans
sergiledi. Genç oyunculuğuna rağmen karakterine hakim ve bu tek kişilik oyunu
kotarabilmiş.
Göz doldurucu bir dekor yoktu. Sahne tasarımı zayıftı ama
oyunculuğa kilitlendiğiniz için çok önemli bir detay gibi takılmıyor.
Gelelim oyunumuzun içeriğine... 2001 krizi ile işten
çıkartmaların çok olduğu haliyle işsizliğin tavan yaptığı dönemde geçiyor. Hoş bugünde değişen birşey yok. Adamımız da yeni mezun olmuş bir mühendis.
Haliyle iş görüşmelerine gidiyor ama nasıl ? Güldürü burda başlıyor. İşiyle
alakalı alakasız görüşmelere gidiyor, başına gelmedik kalmıyor. İşsizlik durumu başlı başına can sıkıcı bir durum bir de üstüne aile
ve çevre baskısı eklendiğini hayal edin.
Eleştirel konuları ile mizahı öyle kıvamında
buluşturmuşlar ki sıkılmadan hatta
kahkahaya boğularak izliyorsunuz. Özellikle
İK müdürü Berna Hanım ile yaptığı iş görüşmesi ve yangın tüpüne sarılarak
oynadığı sahneler... Mizah yönünün
kuvvetli olması oyun ekibine bir karikatüristin parmağının değmiş olması
sanırım. İki perdeden oluşan oyun toplamda 1,5 saat sürüyor. Gidip görün derim
gönül rahatlığı ile... İyi Seyirler...