Sene : 2009 – 9 Ağustos Pazar
Gezdikce faaliyeti olarak Macera Akademisi işbirliği ile
Kano ve İp inişi organizasyonu düzenlemeye karar verdik. “Kano çekmek nedir ki
? Ne zevkli lay lay lom çocuk oyuncağı yaparız ki biz çok kolay “ gibi komik
düşüncelerle yola çıktık. Aslında ne
kadar zor ve ciddi performans isteyen bir faaliyet olduğunun geç de olsa
farkına vardık. Program müthişti ve çok
eğlendik. Kano kollarımızda derman bırakmayınca “Acaba parkuru yarıda kessek mi
? Geri dönsek keşke şurdan ! Çok gitmedik mi bi de bunun geri dönüşü var. İp
inişi de yüksekmiş yahu “ gibi dileklerimizi iletsek de Macera Akademisi bizi
katiyen duymadı ve programdan zerre şaşmayarak disiplinli bir şekilde
faaliyetimizi tamamlamamız için destek verdi.
Buluşma saatimizi hatırlamıyorum ama 06:00 ‘da uyandığımı hala hatırlıyorum.
Sevgili Tatiana (Macera Akademisi Sahibi) ile Altunizade civarında buluştuk ve bizi Riva ‘ya doğru müthiş bir ormanın içine
götürdü. Hemen akabinde diğer Macera
Akademisi Sahibimiz Caner geldi. Ağustos
ayında olmamıza rağmen hava nefisti. Güneşli ama kavurucu sıcak değil, esintili
ama tozu dumana katmıyordu.
Ufak bir kahvaltıdan hemen sonra kanolarımızı bağlı
olduğu konteynırından söküp suya indirdik. Takımlar : Ceyda-Çiğdem ,
Fethiye-Kürşat ve Caner-Tatiana
Önde oturan sürekli kürek çekmeli , arkada oturan ise hem
yön vermeli hem de küreklere asılmalıydı. Oldu da daldın gittin nefis nehire, kuşlara ,
ördeklere, şöyle bi nefes çekiyim dingin doğada dedin ayvayı yedin. Yönü mönü
unuttuysan doğruuu sazlıklara gümlüyosun. 5 km parkurda düz gidemedik bi türlü.
Sürekli sazlıklara daldık daldık çıktık.
Sonunda ilk mola ama durmak yok. İp inişi başlıyor. Caner’in
ikram ettiği çay ve kurabiye yorgunluğumuzu almaya yetti de arttı bile...
İnişleri oldukça adrenalini yüksek bir performansla
başarıyla tamamlıyoruz. Burada önemli olan ise bacakları mümkün olduğunca açmak
ve sanki bir koltukta oturuyormuşçasına yavaş yavaş diğer ipi salmaya başlamak.
Kaya ile gövde paralel olmalı.
Ve tekrar kanolarımızı bağladığımız nehir kıyısına geri
geldik ve dönüş yolunu tuttuk. Diğer takım bayağı bi geride kalınca Caner onları
iple kendi kanosuna bağlayarak çekmek zorunda kaldı. Ceyda’nın omzundaki ufak sıyrık haricinde
kazasız belasız parkurumuzu tamamladık.
Yedek kıyafetlerimizi giydik ve bizim için hazırlanmış
nefis bir masaya oturduk. Bu da organizasyonumuzun en anlamlı bölümlerinden
biriydi. Mutlu son. O restorantta
yediğim manda yoğurdu kadar daha da lezzetli bir manda yoğurdu yemedim.
Teşekkürler Macera Akademisi. Yazarken o güzel günü
hatırladım ve şimdi keşke tekrar yapsak diye aklımdan geçirmedim değil…
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilİlahi Cem. Çok dikkatlisin gerçekten ben hiç bakmamışım. 4 yılda hiç bişey değişmemiş olması üzücü tabiki :( İşallah tekrar bu organizasyonu yapmak kısmet olur ve sende katılabilirsin. Çok seviniriz. Sevgiler...
Sil