Vikipedi’ye
girerseniz Hypatia için göreceğiniz ilk cümle “Yunan filozof, matematikçi ve astronom’dur.”
der. İ.S. 4. Yüzyılın sonu 5. Yüzyılın
başlarında İskenderiye’de yaşamış, fiziken dönemin en güzel kadınlarından
biridir. Peki aslen kimdir Hypatia ? İşte onu daha yakından tanımak ve bulunduğu dönemin koşullarına karşı nasıl
mücadele ettiğini anlamak için bu kitap bize yol gösterici kaynak
niteliğindedir.
Ünlü matematikçi Theon
gibi Hypatia’da babasının izinden gitmiştir. Geometri ve psikoloji eğitimi
almış, gökbilimi için uğraş vermiştir. İlk eğitimlerini Atina’da almış ve ilk
çalışmalarını İskenderiye Kütüphanesi’ndeki Platon Okulu’nda dersler vermeye
başlayarak ilerletmiştir. Babasıyla zaman zaman matematik ve gökbilimi ile
ilgili derin tartışmalara girmekten hiç çekinmemiş, boynuz kulağı geçmiştir.
Platon Okulu’nda geçen
günlerine biraz değinmek istiyorum. Kitap buradaki yaşadığı döneme yeterli
uzunlukta yer vermiş ve uzun uzun faaliyetlerini anlatmıştır. Hypatia çok tanrılı dine mensuptur ve
öğretileri seçkin bir kesime hitap etmektedir. Platocu olarak herkesin kendi
dinini daha iyi anlamasını sağlamaya çalışmıştır. Öğrencileri arasında
hristiyanlar, İznik'ten Konstantinopolis'e kadar nüfuzlu kişiler hatta rahipler
de bulunmaktadır. Günümüze ulaşan
eserleri olmamasına rağmen ilgi duyduğu öğrencilerinden biriyle yazıştığı
mektupların bir bölümü mevcuttur. Halbuki matematik üzerine yazdığı birçok kitap
olduğunu biliyor muydunuz?
İlgi duyguğu
öğrencisi diye bahsettiğimiz kişi Sinesius’tur. Sinesius Hypatia’nın önce dikkat
çekici güzelliğine daha sonra da üstün bilgisine hayran kalmıştır. Sinesius
öğrencilik hayatından sonra piskopos olmuştur. Eeee devrin en güzel kadınlarından biri olmak
kolay değil. Öğrencileri arasında dönemin valisi Oreste’te Hypatia’dan
etkilenmiş ve Hypatia’yı ölene kadar
savunmuştur. Güzelliği, bilgeliği ve
aklı dillere destan, ne prensler ne filozaflar istedi de o varmadı. Tüm
teklifleri “Ben gerçekle evliyim” diye geri çevirdi. Öte yandan sevgiliden
ve aşktan yoksun kalmadığı da bilinmektedir.
Hypatia bilinen ilk
bilim kadın şehididir. Hypatia’nın neden idam edildiğini anlayabilmek için o
yılların İskenderiye’sini bilmemiz gerekmektedir ki kitap bunuda bize
aktarmaktadır. Kısaca Ortaçağ karanlığına gömülmeye mahkum bir toplumun
bilimden felsefeden başka inancı olmayan bu kadına tahammül edemez ve onu
ölümle cezalandırır. Tarih boyunca bilim cinayetlerinin örneklerine rastlamak
mümkün. Halbuki o bilgiye ulaşmanın zahmetli olduğu bir zamanda doğa olaylarını
mantık, bilim ve deneyle açıkmaya çalıştı.
Kitaba göre
Başrahip Cyril, Hypatia’nın saygınlığını kıskanır. Cyril önce Hypatia’yı
büyücülükle suçlar. Onun bir cadı olduğu dedikodularını yayar. Cyril’in o
dönemde bu dedikodu ile Hypatia’nın ölümüne giden zemini hazırlaması hiç de zor
olmamıştır. İncil’i kullanmaktan çekinmemiş “dinsiz ve şeytan”
yakıştırmalarında bulunmuştur. Çünkü halk büyüden büyücülerden korkmaktadır. Ah
işte bir halk bu şekilde galeyana gelmeye görsün. Hypatia’yı yakalayıp kiliseye
getirirler. Elbiselerini çıkartıp istiridye kabukları ile etlerini
kemiklerinden ayırırcasına parçalarlar. İbreti alem için de geride ne kaldıysa
şehirde sürüklerler. Bir insan acımasızca katledildi ancak ne Cyril ne kilise
ne de bir başkası cezalandırılmadı. Ölümü büyük yankı uyandırdı. Platon Okulu’da onunla birlikte yokoldu.
Ve son olarak şuna
değinmeden edemeyeceğim. Malumunuz günümüzde hala kadının toplumdaki ve
bilimdeki yeri tartışılmaktadır. Bundan neredeyse binbeşyüz sene önce kendini
bilime ve felsefeye adamış bir kadının gerici zihniyetler tarafından
yokedilmesi şaşırtıcı değil düşündürücü olmalı. Düşünce özgürlüğü istedi,
düşündüğünü söyledi, adaletsizliğe isyan etti, inandığı ve savunduğu bilim ve
akıl için öldü…
Kitabın Adı: İskenderiyeli Hypatia
Yazarı:
Maria Dzielska
Yayınevi :
Berfin Yayınları
Basım Yılı :
1999
Sayfa Sayısı : 128