Bu
yıl 103. Yıldönümü’nde hepimiz biliyoruz ki Çanakkale Savaşlarında kazanılan
zafer Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun temel taşıdır.
Atatürk
Türk insanını ve onun vatan sevgisi ile dolu gücünü Çanakkale Savaşları’nda
tanıdı. Bağımsızlığımızın kazanılmasında en önemli ve ilk engeli Çanakkale’de
aştı.Her Türk cocuğu Çanakkale Savaşlarını okuyarak atalarının düşmana karşı bu
güzel vatanı nasıl koruduğunu bağımsızlığı ve hürriyeti için ölümü hiçe
saydığını öğrenmelidir ki bağımsız ve hür yaşadığı ülkesi Türkiye’nin değerini
daha iyi anlayabilsin.
Bu
düşünceden yola çıkarak 28 Mart 2009’da yani 94. Yıldönümünde bir zamanlar
içinde yer aldığım gezdikce ekibiyle ilk gezimizi Gelibolu Yarımadası’nda yatan
şehitlerimizi ziyaret ederek anlamlandırdığımız bir organizasyon yapmıştık.
On
beş kişilik grubumuzla sabahın karanlığında buluştuk. Pek çoğumuz ilk kez
Şehitliği ziyaret edeceği için heyecanlıydı. Yolculuğumuz güle oynaya, çaylar
ve kahveler eşliğinde birbirimizi tanıyarak geçti. Tanışma hikayelerimiz benim
en çok eğlendiğim anlardan biri oldu.
Önce
Kilitbahir’den Çanakkale’ye geçtik. Sırayla kaleiçini , müzelerini ve Nusret
Mayın gemisini gezdik. Beni en çok büyüleyen Kaleiçi oldu. Kale duvarları
savaşın ne derece şiddetli geçmiş olduğunu apaçık gösteriyor. Kale içindeki
gezimiz savaşın stratejisini anlatan video gösterimiyle başladı. Askerlerin
anlatımı ve küçük bir tiyatro canlandırmasıyla daha da anlamlı hale geldi.
Müze
gezimizin bitiminde sipariş ettiğimiz meşhur peynir tatlılarını da aldıktan
sonra Truva atını görmek için sahil yolunu tuttuk. Rehberimizin Truva atı
önündeki kısa anlatımından sonra ilk feribota binmek için iskeleye yürüdük.
Asıl Şehitlik gezimiz şimdi başlıyordu.
Abide
yolu üzerinde önce Alçıtepe, Sargıyeri ve Yahya Çavuş Şehitliği’ni gezdik. Daha
sonra da Abidenin olduğu yere çıktık. Şehitliği ilk ziyaretimden bu yana 4 yıl
geçmişti ve bir takım yerlerde yeni düzenlemelerin olduğunu gördüm. Abide’nin
ordaki mezarlar daha önce yürüyüş yolu olan yere taşınmış ve alfabetik şehirlere
göre düzenlenmiş.
57. Alay |
Mezarların
oradan oraya habire taşınmasını tasvip etmesem de aradığımız şehit’i bulmak
kolaylaşmış ve mezar taşları daha güzel bir hale gelmiş. Yahya Çavuş Şehitliği’nde
ise tabyalar temizlenmiş ve taşlar yeniden onarılmıştı. Önceden bakımsız, her
yerinden yabani otlar çıkmış tabyaları ücretsiz gezebilirken bu defa bakımlı ve
temiz aynı tabyaları ücretli olarak gezebilirsiniz.
Yemek
molası verdikten sonra gezimize kaldığımız yerden devam ettik. Kemalyeri,
Conkbayırı, 57. Alay Şehitliği, Kabatepe ve Kanlısırt’ı gezdik. Hepimizin
tüylerinin ürperdiği ve sessizce gezdiği , yüzlerimizde derin hüzün izlerinin
belirdiği tek bir yer vardı ki , bir askerimizin bile sağ çıkamadığı 57.
Alay... Dahası hangi mezar taşına bakarsanız bakın 25 yaşın üstünde tek bir
şehit göremezsiniz. “Aziz şehitlerimiz , Vatan size minnettardır. Ruhunuz şad
olsun. “
Gezimiz
gün batarken Anzak Koyu’nda son buldu. Grup üyelerimizin her biri çok şeker
insanlar olmasının yanında uyumluydular. İlk gezimizi kazasız belasız
gerçekleştirmiş olmaktan mutlu ve huzurlu evlerimize döndük.
Ve son
olarak kim bilebilirdi ki 2014 yılına geldiğimizde18 Mart günü bir kız çocuğu
dünyaya getireceğimi? Ama işte minik kızım bu güzel ve anlamlı günde gözlerini
dünyaya açtı. Bugün 4 yaşına geldi bile.
Şehitlik Abidesi ve Zuzu |
Anzac |
57. Alay |
57. Alay 'da tüylerimizin ürperdirğini hissettiğimiz anlar |
Gezdikce'yi beraber başlattığım arkadaşım Fethiye |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder