|
Apollon Tapınağı |
İkinci
çocuktan sonra gezilerimiz sekteye uğramış. Neredeyse yaz tatili dışında 3
yıldır gezemediğimiz için olsa gerek yazacak bir gezi yazısı bulamadım. Bu
yüzden eski arşivleri kurcaladım ne yazabilirim diye. Derken o dönem kitaplarını
okuduğum Halikarnas Balıkçısının izinde, Anadolu Tanrıları’nı daha iyi
anlayabilmek için o yaz ziyaret ettiğimiz Apollon Tapınağı ve Efes Harabeleri’ni
anlatmaya karar verdim.
Eski
defterlerim olmasa bu gezi yazısı çıkmazdı.
Yazmayı, not almayı, defter tutmayı oldum olası hep çok
sevmişimdir. O gezide çok iyi hatırlıyorum.
Rehber çocuk bana bakıp : “-Ne yazıyor habire bu kız harıl harıl.” diye laf
atmıştı. Yanıma gelip deftere bakmıştı
hatta.
Ve tabii
fotoğraflar… Ne cep telefonlarımız vardı şakır şakır çekebileceğimiz ne de
digital fotoğraf makinelerimiz. 36 pozluk iki makara film bitirdiğimizi
hatırlıyorum. O zamanlar büyük olay 72 fotoğraf çekilmiş. Şimdi olsa 572 olurdu
böyle bir geziden.
Ağustos 2002.
Vakko’da Satınalma departmanındayım. 15
günlük yaz tatilim başlamış. 1 Ağustos’ta Şarköy’e gitmişim. O yıl Şarköy’den annem
yazlık almış bize sürpriz yapmış aynı zamanda. Taşınma işlerine yardım etmişim.
Aileyle de vakit geçirilmiş eh güzel…
10 Ağustos’ta
Didim planı yapmış, sevgilimizi alıp yola çıkmışız. O gün ve ertesi gün Didim’i
keşfettik. Çok iyi hatırlıyorum Altınkum muhteşem güzel bir kumsal ve denizden
ibaretti. Sezon itibariyle çok
kalabalıktı. Birde üstüne sosyo ekonomik
bakımdan düşük ailelerin tercih ettiği, çoluk çocuk salkım saçak piknikçilerin
bu kumsalı nasıl istila ve talan ettiğine şahit olup üzüldüğünüzü düşünün… Ama
bizim amacımız harabeleri gezmek olduğu için oralarda çok kalmadık zaten.
|
Yapı ne kadar devasa düşünün. Sağ alt dipte beni görebildiniz mi? |
12 Ağustos Apollon
Tapınağı’nı gördüğümüz gün. Öyle kartpostallarda, fotoğraflarda falan gördüğünüz
gibi değil. O sütunların hele bi yanına gidin de görün. Hadi onu da geçtim
arabayla yakınından geçerken bile şöyle bir bakmanız büyülenmeniz için yeterli. Acaba
böylesine görkemli bir yapı gördünüz mü hiç ? Düşünün bi ! Bir de yani yıkılmış
bir yapı. Sadece 3 sutün ayakta. Tamamını hayal etmek size kalıyor.
|
APOLLON |
Güneş Tanrısı
Apollon’a ve Savaş Tanrısı
Athena’ya adanmış, sütunları kenger
yapraklarıyla işlenmiş, yunan mimarisinin zirve yaptığı tapınak. Antik limanın hemen girişine yapılmış, zira
denizden gelen düşmana kentin Apollon ve Athena tarafından korunduğunu
gösteriyor. Maksat düşmanı caydırmak. Bizans zamanında üstü örtülmüş ve bazilika olarak kullanılmış.
1983-1990 tarihlerinde Apollon Tapınağı’nın bir köşesi restore edilerek, ayağa
kaldırılmış. Geçmiş zamanlarda bu yapıda klasik müzik konserleri düzenlenmiş.
Bir Vivaldi konserine denk gelseydik herhalde çıldırırdık. Bu yapının içersinde
meşhur yılan başlı Medusa’nın büstünü de görebilirsiniz.
|
MEDUSA |
13 Ağustos
planımız klasik günlük tekne turu. Güneye gidince olmazda olmaz turlar. Limanda
sıra sıra dizilmiş seç beğen al tekneler… Öğlen menüsünde alabalık olan, masmavi ve
yemyeşilin iç içe geçtiği birbirinden güzel koyları görebilme fırsatının tek
yolu. Bangır bangır müzikle, yurdumun nadide insanlarının doluştuğu caağnım tekne
turları…
14 Ağustos’ta
ne yaptık belli değil. Altınkum’da
takılmışızdır sanırım. Akşam rakı-balık keyfi diye not almışım. Demek ki 23 - 25 yaşında rakı balık bayaa bir önemli, büyük bi marifetmiş olsa gerek deftere yazılacak
kadar. Hey yıllar … :))
15 Ağustos’ta
Efes Harabelerini görmüşüz. İnanılmaz sıcaktı onu hatırlıyorum. Oralara gitmek
için doğru tarih ya Nisan- Mayıs ya da Eylül-Ekim olmalı. Nacizane
tavsiyem.
İnsanlık
tarihi kadar eski (MÖ. 2. yy) , içersindeki Artemis Tapınağı ile dünyanın 7
harikasından biri olan Efes Antik Kenti,
harabe halindeyken bile olağanüstü güzellikte...
Lydia Kralı Kroisos tarafından Bereket
Tanrıçası Artemis için yapıldığı düşünülen ve yapımı 120 yıl süren Efes Antik
Kenti, Helenistik Çağ’ın başkenti olmakla birlikte limanlara olan yakınlığı ve
konumu itibariyle dönemin en önemli politika ve ticaret merkezlerinden biri
halini almıştır.
Efes tarihi öneminin yanı sıra
Hristiyan dini için de özel anlam taşımaktadır. St. John’un İncil’i burada
yazdığı ve Meryem Ana’nın da Efes Antik Kenti sınırları içerisinde yaşamını
yitirdiği kabul edilmektedir.
Bu kadarla bitmez orası, anlatmakla da
bitmez de notlarıma göre ;
·
Liman’a yanaşan gemilerden inen ziyaretçiler güvenli bir şekilde
buradaki evlerde konaklayabilmişler ancak şehir halkı işlerini ve paralarını
kaybetme korkusuyla onları öldürmüşler. Efes
halkı bayaa misafirpervermiş.
·
Heykellerin parlak olmasının sebebi, insan derisiyle cilalıyor
olmalarıymış.
·
Çok çiçekli, süslemeli ve motifli desenleri Pers’lerden, Papirus'u taağbikii Mısırlılar'dan öğrenmişler.
·
Su sarayı depremde yıkılmış. Ondan hiç eser yok. Üzüldük. :((
·
Zafer Tanrısı. Aynı zamanda Nike markasının esinlendiği logonun heykeli
ordaydı.
·
Şehrin her yerine kanal döşemişler ve bu kanallar sayesinde hamamlardan
sıcak su dağıtımı yapıyorlar. Şehir halkı günde 3 saat çalışıp, geri kalan
vakitlerini hamamlarda dinlenerek geçiriyorlarmış. Benim Efes
halkım işini bilir.
|
Hadrian Tapınağı |
·
Hristiyanlar gelip heykelleri yağmalamaya başladıklarında, Artemis’e
tapan Romalılar onun heykelini hemen saklıyorlar. Bu heykel daha sonra çooook
uzun kazılar sonucu bulunabiliyor. Nasıl saklamışlarsa…
|
Celcus Kütüphanesi |
·
Celsus Kütüphanesi : Yapının estetik görünümü için üstteki sütunlar
alttaki sütunlardan daha kısadır. Böylece yapı daha görkemli daha heybetli,
sanki uzunmuş gibi görünüyor.
Duvarlararası çift mermer koymuşlar kitaplar yıpranmasın diye.
Basamaklarının büyük olmasının sebebi ise; insanlar merdivenlere oturup
okusunlar ve dışardan görenlerde özenip gelip kitap okusunlar diye büyük
yapılmış. Bazıları da kütüphaneden geneleve giden tünel sayesinde buraya gelip
oraya kaçıyorlarmış. Burda Efes fahişeleri mi işini biliyor yoksa
Efes erkekleri mi bilemiyorum, yorumu
sizlere bırakıyorum.
·
Büyük Antik Tiyatro; Seyirciler oyuna konsantre olabilsinler diye
sahnenin arkasına yüksekçe duvar örmüşler. Fakat Helenistik dönemde bu duvarı
yıkmışlar. Tüm orman manzarası ve denizin güzelliğini görebilmek için. Demek o
dönem insanları da manzaraya önem veriyorlarmış. Manzaramı alma benden buz gibi soğurum
senden.
Canım nasıl oralara tekrar gitmek istedi
, tekrar görmek istedi anlatamam…
İlk gördüğüm günkü gibi büyülenir miyim
merak ediyorum.
Zeynep az biraz daha büyünce bir kültür
turu olarak gidebilmeyi diliyorum…
|
DEFTERİM |
Ağustos , 2002
Didim