Kurban Bayramı Burgazada’da çok güzel geçti. Çocuklarla
araya giren uzun ayrılık sonrası artık birleştik ve hasret giderdik. Onlarla
vakit geçirmek bana da iyi geldi. Oldukça yorucuydu o ayrı ama iki çocuklu
annenin fıtratı artık bu. Kabul ettik onu bir kere.
Temmuz- Ağustos süresince kız kardeşim Zuzu da Zeynep ve
Bora ile birlikte yazlıkta olduğu için onları görmeye her hafta sonu gittiğimde
bana yaşananları aktarıyordu. Zeynep’in kış boyu devam eden gece terörü teşhisi
koyduğumuz uyku arası nedensiz ağlama krizleri yaz boyu da devam etti. Bunun üzerine bana okuduğu bir kitabı önerdi
ve okumam için resmen diretti. İyi ki de
diretmiş.
Ara ara kitaptan bana fotoğraflar attı. Okudukça aslında
bende kanaat getirdim ki tamam evet bu kitabı okumalıyım. Elbette ki sadece ağlama krizleri ile ilgili
nedenleri ve ne yapılması gerektiği
yönünde önerilerde bulunan bir kitap değil. İçerik oldukça geniş ve anlatım
inanılmaz sade, konuşma dilinde gibi, şıkır şıkır okuyorsun. Zihninde canlandırabiliyorsun. Kendini düşünüyorsun,
anneni düşünüyorsun, ananeni bile düşünüyorsun anneni nasıl yetiştirmiş diye…
Pedagog Dr. Adem Güneş tarafından yazılan “Güvenli
Bağlanma”.
Çocuk sahibi olmaya adayken bile bu tarz çok kitap
okudum, hala da okurum. Gerçekten bu kadar güzel anlatan ve bu kadar güzel
yönlendiren bir kitaba daha rastlamadım. Üstelik anlatılanları uygulamaya
başladığınız andan itibaren geri dönüşünü hızlıca göreceğiniz çok başarılı bir
kitap. Çocuk sahibi olan herkese hediye etmeyi falan düşünüyorum şu an…
Etkilenmemin sebebi ; mesela Bora daha yeni doğmuşken onunla ile
ilgili yaşadığım bir sorunun kaynağını anlatmış. O zaman olsa belki inkar
ederdim. Hayır canım ne münasebet tabiki öyle değil diyebilirdim. O zamanlar
farklı bir psikolojide oluyor insan. (emzirme dönemleri, lohusalık gibi… ) Aslında
aynen dediği gibiydi tüm yaşadıklarım. Şimdi o dönemden çıktım ve olaylara
gerçekler çerçevesinden bakıp yorumlayabiliyorum. Ah tabi yaa diye diye elimi alnıma şaklata
şaklata okudum.
Bebekler yeni doğdukları andan itibaren annenin tavrını hissediyorlar. Hamilelikten başlıyo ya aslında doğduktan sonra başka alem. Bebeklikte bir davranışı anlatıp sonra ilerleyen
yaşlarda 3 yaşa geldiğinde şöyle olur , 5 yaşa geldiğinde böyle olur, sonra bu durumlar sorumlulukları
bilemeyen, ödev yapamayan, değil hayatını, 1 saat sonrasını bile planlayamayan
çocuklar haline gitmeye doğru diye bahsetmeye başlayınca dedim ki olamaz çok
geç kaldık biz bunları yaşıyoruz şu an.
İyi de ikisini de 3 aylıkken bırakıp işe güce döndük tabi
nasıl olabilirdi ki güvenli bağlanma zaten diye geçiriyorum içimden. Şimdi
şimdi jeton düşüyor ki belki yaz boyu daha küçücüklerken onları yazlığa bırakıp
gitmelerimiz bile duygusal benliklerini etkiledi. Her hafta sonu görmeye
gidiyorsun ama yeterli olmasına olanak yok. Sabahtan akşama kadar işteyiz.
Sadece akşamları bile yeterli değil ki… O yüzden bir kitap okudum hayatım
değişti derler ya seneye yaza farklı bir plan düşünmeye başladım bu konuda da.
Daha az ayrı kalacağız bundan sonra. Yeğenim Ali çok şanslı o yüzden. Hem
annesi yanında hem de ben daha hiç görmedim çocuğunun gelişimiyle böyle yakından
ilgilenen bir anne. Hem kendi mutlu hem bebeği.
Allah bozmasın…
Her neyse, özetle konu şuraya gelecekti gelemedi bir
türlü. Fark ettim ki yani daha ergenlik dönemi görmedik ama öyle derler ya büyüklerimiz,
ergenliğe kadar çocuğa ne verirsen kapar, alır, ondan sonra bir şey yapamazsın
kişiliği yönünde… Onu da göreceğiz inşallah ölmez sağ kalırsak
da galiba haklılar o sözlerinde de. Kitabı okuyunca eyvah geç kaldık biri 4
yaşında biri 10 yaşında, bizden geçmiş ola derken, bir yandan da zararın neresinden dönersek kardır
zihniyetiyle önerileri uygulamaya başladım. Aman Allahım bu kadar mı hızlı
dönüş sağlanır. 3 gün 3 gece yaptım. Sadece 1 gece ağladı. Vazgeçmedim,
uygulamaya devam ettim, 13 günde sadece 2 kez ağladı. Her gece ağlayan çocuktan
bahsediyorum. Çok mutluyum. Ama ölene dek buna devam etmem gerek sanırım. J
Ne mi yapıyorum ?
Her gece yatmadan evvel saçlarını tarıyorum ve masal
okuyorum. Bunu daha öncede yapıyorduk,
tabi ki saçını tarıyordum kızımın ve kitap okuyordum ona fakat her gece rutinimiz değildi. Yani bir
plansızlık vardı. Şimdi planlar dahilinde hadi saçlarımızı tarayıp masalımızı
okuyup sütümüzü içip yatalım diyorum. Her gece ama her geceeee. Tek
yaptığım bu ve ne kadar basitmiş meğer, ben bitiğim o ayrı ama olsun ağlamalar
kesildi mi kesildi.
Mesela uyku zamanına kadar birlikte oyun oynuyoruz,
sohbet ediyoruz. Bu da pek yoktu. Ben
işten gelince yemek yap önlerine koy, yedir, kaldırla geçiyordu zaman, biraz
mekanikti, ama onu da şöyle birleştirdim. Yemek yaparken mutfaktaysam yardım
istiyorum onlardan. Sofrayı kurun bakalım diyorum. Bunu da çok okumuşuzdur
değil mi ? Çocuklarınızı işlere dahil edin diye ama uyguladık mı ? YOK. Şimdi
uyguluyoruz mu ? EFET. Bu da ne kadar basit değil mi ? Sadece mutfağı toplayamıyorum o işler sonraya
kalıyor o biraz kötü oluyor. Bana giren
girmiş zaten ama olsun, gece ağlamaları
kesildi mi kesildi. J
Diş fırçalarken yanlarındayım. Beraber fırçalıyoruz. Önceden
kendi hallerine bırakıyordum. Sen fırçalayadur bebeğim ben geliyorum diyip
ortamı terk ediyordum. Bu da basit gibi
görünse de nasıl sabır gerektiren bir şey anlatamam. Çünkü kim bilir ben o ara
hangi ev işine koşturuyorumdur da ondan öyle diyorumdur. Gene kaçmamak için
kendimi zor tutuyorum. J
İşler kalıyor mu kalıyor, ben bitik mi
bitiğim ama ağlamalar böyle böyle kesildi ayol… J
Ev işleri onlar uyuduktan sonraya kalıyor bana zor oluyor
haliyle çünkü bende uyumak istiyorum. Bu
sefer de ben başladım mı gece kalkıp kalkıp oturup zırlama ağlama krizlerine
!!! Geceleri terör estirme bana geçti dermişim. J
Şaka
bir yana tıp çalışan anneler karşısında çaresiz kalıyor dostlarım.
Mesela daha başka beraber sofraya oturup yemek yeme konusu.
Babaları bu konuda diretirdi. O da ailesinden görmüş akşam yemeği aile
sofrada otursun buluşsun isterdi ama gelmezlerdi sofraya bi türlü. Akla karayı seçerdik. Sinir olurduk hatta. Kitabın
bir önerisi diyor ki bazen odasında ya da TV karşısında yemek isterlerse ona da
itiraz etmeyin. Ufacık keyifleri varsa onu da diretmeden onaylayın. Bu tarz katı
kurallar 4- 5 yaştan önce koymayın.
Çünkü bilinçleri henüz o derece gelişmiş değil. Bunlar ilerde size yol, su,
elektrik olarak geri dönüyor, herşeyin bi zamanı vardır diyor. İşte o geri dönüşleri de biliyor yazar ve
anlatıyor. Bende yaşadığım için kitabı haklı buluyorum. Neyse okey buna da esneklik getirdik ve sonuç çocuklar bayaa
mutlular yahu… Sonu nereye varacak
bilemiyorum ama 5 yaşa kadar vakit var sayın doktor. O kural babası tarafından geri gelecektir. J
Mesela anlaşmazlıkları çözmeden bir adım atmıyorum. Sorunlar geçiştirilmiyor artık. Mutlaka
çözüme ulaştırılıyor, barış sağlanıyor, her iki taraf da memnun ayrılıyor. Bu
da kitaptan ve ben bunu sadece bu kitapta okumadım diğer bilumum dergi, kitap,
gazetenden çok okuduydum. Sadece uygulamıyormuşum. Ve çok daha fazla tüyoyu
kitaptan bulabilirsiniz. Şiddetle tavsiye ediyorum. Kitap her konuyu baştan sona bir tertiple ve
özenle anlatmış sanırım ondan etkili oldu. Yazarın anlatım tarzı da beni çok etkilemiş olmalı ki ciddiye alıp uygulamaya
başladım ve başarılı buldum.
Baba faktörü de tabi ki önemli. Onu da zaman zaman uyarıyorum ve düzeltiyorum
okuduklarım doğrultusunda çünkü anne - baba burada tutarlı davranış
sergilemeliyiz.
Tüm bunları zaten biz uyguluyorduk kızım ohoooo sen neredesin
diyorsanız walla tebrik ediyorum sizleri… Ne diyebilirim ki J
Kitabın içeriğinde bulunanlar ;
Bağlanabilme Güven duygusu , Bağlanmanın temeli , Anne
ile yatan bebekler daha huzurlu oluyor, Anne -çocuk arasındaki büyülü bağ(emme)
, Hangi şartlar altında emzik kullanılmalı, Bağlanma için gündelik fırsatlar , Anneden
koparken; Birinci aşama; sütten kesme, İkinci aşama; tuvalet alışkanlığı, Üçüncü aşama; yataktan ayırma, Dördüncü
aşama; odadan ayırma, Yetersizlik
duygusu, Eşyaya nüfuz edebilme, Empati ile değersizlik suçluluk hissi
bağlantısı, Kazanılmış güven duygusu
kaybı
Ve kesinlikle geç kalmadınız. Çocuklar mutluysa anne de
mutlu. Ağlamalar kesildi naber ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder