31 Temmuz 2015 Cuma

Kulindağ'da Bir gün Bir grup


Üç arkadaştık. Üç aile olduk. Üç arkadaş eğlenirken, üç aile olunca daha çok eğlenmeye başladık. 
Hamilelik süreci ,bebeklerin arka arkaya doğumları, 40'ları, 3 ayları, 6 ayları derken sağsağlim birinci yaşlarını ettik. 
Ettik ettik de eskisi kadar sık biraraya gelememiş olmanın acısını bir pazar günü çıkarttık.
Nazlı, İlker, Gözde, Kemal, Cemil, Yasemin ve bebekler Zeynep, Tuna, Can ve abileri Bora.
O hafta tam Kulindağ'a gitmeye karar vermiştik ki sabahki havanın nane molla olması nedeniyle Mabeyin'de brunch yapmaya mecbur kaldık. 
Malum sıpaları üşütmemek gerek. 
Brunch sonrası baktık hava açtı, güneş yüzümüze güldü, haydi dedik rotayı çeviriyoruz Kulindağ'a ...
Güzel bir günün ardından bize geriye kalan fotoğraflar.




















Tarih: 26/04/2015
Yer : Kulindağ
Fotoğraflar : Çiğdem Ersoy

30 Temmuz 2015 Perşembe

Bir Not




İçimi, zaman zaman öyle bir değişiklik, canlılık, hareket, yenilik ihtiyacı kuşatıp sarıyor ki, hayatımın sonsuza kadar hep aynı tekdüzelik içinde kalmaması için en büyük delilikleri yapasım geliyor. 
Neyse ki, çok işim olduğu için bu nöbetlere seyrek tutuluyorum.

#mariecruie

28 Temmuz 2015 Salı

Kurtlarla Koşan Kadınlar


Önce kitabın adı ilgimizi çekiyor. Daha sonra arka kapak yazısı farklı bir kitaba başlangıç yapacağımızın sinyalini veriyor.  Kitaba başladığınızda ise  ilk 50 sayfa o kadar ağır başlıyor ki bu kitap bitmez hissine kapılıyorsunuz. Fakat o ilk 50- 100 sayfa aşımından sonra hem kitabın diline hem yazarın ne anlatmak istediğine kanalize olup bir çırpıda 560 sayfanın nasıl bittiğine şaşırıp kalıyorsunuz.

Günümüz dünyasından farklı bir bilgeliği bize otantik hikayeler  ile anlatıyor. Araya gizlenmiş pek çok hikaye kitaba ilk izlenimdeki duyduğumuz heyecanı arttırıyor. Kadınların bastırılmış yada örselenmiş duygularını dile getiren pek çok kitap vardır. Ama hiçbiri bu duyguların özüne inip sonrasında su yüzüne çıkartıp ve çözüm önerisine kadar bir yol haritası çizememiştir. İşte bu kitap çözüm arayanlar için muhteşem bir kaynak teşkil ediyor.

Yukarıda bahsettiğim her konunun akabinde anlatılan masallar, kitabı okurken arada terapi gibi geliyor. Yazara göre kurtların vahşiliği ve zerafeti aynı kadınlar  gibi benzer özellikleri bünyesinde barındırıyor.  Aynı şekilde kadınların içinde doğuştan varolan güç, zeka ve yaratıcılığında kurtların doğal yabaniliğinden geldiği tezini savunur. Hem kurtları kadınlara  hemde kadınları kurtlara benzetmektedir. Burdan yola çıkarak kadın psişesinin derinliklerine iniyor ve sorunların çözümünü  nerde bulacağımız ile ilgili bize bir yol gösteriyor.

Beni en çok etkileyen masal “İskelet Kadın” masalıdır. Farklı önermelerden bahsettiği bu mistik hikayede  ilk işin içimizdeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylemektedir.  “Kalbini parçala ki, Sınırsız Sevgi için yeni bir oda yaratabilesin” der.  Hayat / Ölüm / Hayat doğasından bahseder. Bu bölümde cesaret biraz ön plandadır.  Eğer aklınızdan veya  gönlünüzden geçen herhangi bir isteği yapmaya cesaretiniz yoksa bu bölüm sizinde ilginizi çekecektir. Çünkü kitap tüm masallarında gerçeklerle yüzleşmemizi sağladıktan sonra bizi çözüme giden ışıklı bir yola çıkartıyor. Birçok sevgi ilişkisinin başarısız olmasının nedeni, İskelet Kadın’la yüzleşememek ve onu çözememektir. Sevmek için sadece güç değil akıllı da olmak gerekmektedir.  Güç tinden gelir, akıl ise İskelet Kadın ile yaşanan deneyimlerden...

“İki sevgiliden biri ya da her ikisi, İskelet Kadın’a katlanamazsa ya da onu anlmazsa, İskelet Kadın  da her zaman uçurumdan aşağı atılır.”

En gözde heyecanlar ve ürpertilerimiz asla ölmeyecekmiş gibi yola devam ederiz. Ama sevgide psişik olarak herşey yıpranır. Ego, bunun böyle olmasını istemez. Ancak olması beklenen budur.; derin ve vahşi doğası olan biri, inkar etmeden bu ödeve doğru yönelir.

Son olarak kitap bize şunu söylemektedir ki ; insanın yüreğini yeni yaratılar için, yeni hayat için, Hayat/Ölüm/Hayat  güçleri için vermesi, duygu alemine bir iniştir. Bu bizim için zor olabilir, özellikle hayal kırıklıkları ya da üzüntüler yüzünden yaralanmışsak. Fakat amaç davul çalmayı sürdürmek ve her zaman bize yakın olan’a yakınlaşmaktır.


Kitabın Adı: Kurtlarla Koşan Kadınlar
Yazarı: Clarissa P. Estes
Yayınevi : Ayrıntı Yayınevi
Basım Yılı : 2003

Sayfa Sayısı : 560

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Masa da Masaymış Ha

Metin Eloğlu'nun fırçasından Edip Cansever

Adam yaşama sevinci içinde  Masaya anahtarlarını koydu  Bakır kâseye çiçekleri koydu  Sütünü yumurtasını koydu  Pencereden gelen ışığı koydu  Bisiklet sesini çıkrık sesini  Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu  Adam masaya  Aklında olup bitenleri koydu  Ne yapmak istiyordu hayatta  İşte onu koydu  Kimi seviyordu kimi sevmiyordu  Adam masaya onları da koydu  Üç kere üç dokuz ederdi  Adam koydu masaya dokuzu  Pencere yanındaydı gökyüzü yanında  Uzandı masaya sonsuzu koydu  Bir bira içmek istiyordu kaç gündür  Masaya biranın dökülüşünü koydu  Uykusunu koydu uyanıklığını koydu  Tokluğunu açlığını koydu.  Masa da masaymış ha  Bana mısın demedi bu kadar yüke  Bir iki sallandı durdu  Adam ha babam koyuyordu. 
Edip Cansever