30 Mayıs 2016 Pazartesi

Bir Şiir : Y'OL




ayrılık günlerini sonradan niçin sisli bir perde gibi hatırlarız diye sordum. 
öfkeni unutma dedim kendime her gün, unutursan düşersin dedim. 
her gün en az bir saati ayakta durmaya, dimdik durmaya ayırdım. 
her gün ömür sözcüğünü bir kez kalbimden geçirdim. 
her gün ömür sözcüğü kömür gibi tınladı içimde. 
her gün sana içimden bir kez sevgilimdiye seslendim. 
her gün sana bir kez zalim diye seslendim.
her gün, yan yana oturup birbirine rikkatle bakan iki yaşlı kadını düşündüm. 
her gün o kadınların bu fotoğrafı yırtıldı dedim.
her gün ah ettim bir kere, bir kere o âh'ı geri aldım. 
her gün  yol arkadaşım dedim, kahırla kapladım sözlerimi. 
her gün acını tattım. 
her gün unutmak için değil, unutmamak için ağu kattım kalbime. 
her gün insan olmak ne çok kusur içeriyor diye düşündüm. 
her gün bir kilidi açmaya çalıştım. 
başka bir şey vardı, başka bir şey; ben sana dünyanın değil yeryüzünün diliyle seslenmiştim. 
çile nedir, günah ne? 
bana ne bunlardan. 
dünyanın merkezi sendin
her gün ben senden uzayan uçsuz bucaksız bir kara.


Birhan Keskin


23 Mayıs 2016 Pazartesi

Bir Kitap : Nazar

Kitap engizisyon mahkemelerinin Ortaçağ Dönemine damgasını vuran aralıkta geçiyor. Dar görüşlü ve tamamen önyargı ile yaklaşılarak insanları mahkum eden bu dönemde kitap, güçsüz ve savunmasız bir kadına karşı şiddetin romanıdır. Oldukça başarılı bir şekilde sanki o günlerde yaşıyormuşuz gibi döneme ışık tutarak anlatılması da yazarımızın başarısıdır. Yazarın bu  yönü onun çok iyi bir tarihçi olduğuna işaret etmektedir ki zaten kendisi tarih mezunu başarılı bir edebiyatçıdır.

Ana karakterimiz Margarita’dır. Zaman Ortaçağ Avrupası’dır. Mekan ise İtalya’nın Novi Köyü’dür. Margarita’yı önce karalamaya çalışmak ve ardından aslında gerçeklerin hiç göründüğü gibi olmadığını görmek kitapta bizi şaşırtarak karşımıza çıkıyor. Ortaçağ Avrupası’nda idam edilen onca masum insanın nasıl katledildikleri güçlü bir edebi dil ile anlatılıyor. Şifacı bir kadın olan Margarita’ya cadı sıfatı yükleyerek büyü yaptığı gerekçisiyle uygulanan baskı ve şiddet sahne sahne karşımıza çıkıyor. O dönemde binlerce kadının öldürülmesi “cadı avı” denilen günümüz tabirinin de aynı zamanda varoluşu buradan kaynaklanmaktadır. Sadece şifacı kadınlar değil elbette karşımıza çıkan kahramanlar. Rahipler , düzene başkaldıran köylüler, asi çiftçiler , zülum gören kadınlar ... Hem Margaritha’nın hem din adamlarının  hem de halkın gözünden bakarak kitabı okuyoruz. Kitabın kapağında merak edenler için bahsetmek gerekirse Fatima’nın Gözü  ise romanda Margaritha’ya ışık tutuyor.

Kitapta yer alan din , vicdan ve zenginliğin anlatıldığı bölümde bir din adamının kendinden daha zengin olan başka bir din adamını eleştirmesi dikkati çekiyor. Dini ve vicdanı yarı sorgulayarak yarı bizlerin yorumuna bırakarak dile getiriyor. Batıl inançlar ve hakiki inançlar üzerinde yeniden düşünülmesi gerektiğini bize hissettiriyor.

Bu masalsı anlatımdan yola çıkarak kitabın özüne baktığımızda ise bizce sorgulayacağımız pek çok şey var.  İlk olarak Ortaçağ Avrupası dediğimiz dönemi ele alırsak, Kliselerin kadınlara karşı yapılan haksız yargılamaları ve onları insafsızca infaz etmeleri karanlık bir döneme işaret ediyor. İkinci olarak geri kalmış ülkelerin geçmişine baktığımızda, daima ikinci planda yer alan kadının devlet tarafından vahşice katledilişlerine kitap ile yeniden farkındalığına varıyoruz. Günümüze baktığımızda ise gene geri kalmış ülkelerde kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddetin halen süregeldiğini hatta ülkemizde bu tarz haberlerin günden güne artığına üzülerek tanık oluyoruz.

“Zamanın yok olduğunu da işte o zaman anladım. Ne diyorum ben! “Gündüz” ve “Gece” iç içe geçmişti. Sanki var olan sadece yoğun bir karanlıktı. Biri, bir şey, aniden bir yere ışık tutuyordu, orada dans ediyor, şarkılar söylüyor, “yaşıyorduk”. Sonra ışığı başka yere tutuyordu. Sonra… sonra… aşağı, yukarı, önce, sonra kaybolmuştu. Yoktuk. Vardık. Yoktuk. Vardık.”    Sayfa 34 ‘den bir alıntı.

Eğer tarihsever bir okuyucu iseniz bu kitabı ve Reha Çamuroğlu’nun diğer kitaplarını okumanızı tavsiye ederim.

Kitabın Künyesi
Kitabın Adı : Nazar
Derleyen : Reha Çamuroğlu
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı : 195
Baskı Yılı: 2012


12 Mayıs 2016 Perşembe

Bir Yazı : Hayat



Bora ve Zeynep'e ,
Günaydın
                                                                                                        (İngilizceden Tercümedir)

Bugün Charlie Chaplin’in 127. Doğum günü. Onu 3 dokunaklı cümlesi ile hatırlıyoruz.
-          Bu dünyada hiçbir şey kalıcı değil. Hatta sorunlarımız bile.
-          Yağmurda yürümeyi severim çünkü gözyaşlarım farkedilmez.
-          Hayatta en çok boşa harcanan gün, gülmediğimiz gündür.

Hayatın amacı elinizde ne varsa ondna mutlu olmanızdır. Eğer stres içindeyseniz bir mola verin ve molada dondurma, çikolata, pasta, şekerleme gibi tatlı şeyler yiyin. Neden mi ? Çünkü stressed kelimesinin İngilizce tersi desserts (tatlılar) ‘dır.

Size biraz öneri :
-          Sıkıcı arkadaşlardan uzak durun.
-          Aptalları eğlendirmeye çalışmayın.
-          Yüksek idealleriniz olsun.
-          Benim gibi bir arkadaşınız olsun.
-          Fakirlere asla yüksekten bakmayın.
-          Aptalca hikayelere tepki vermekten kaçının.
-          Kendini başarıya odakla.
-          Düşüncelerin ilerisi için olsun.

Bir iyi arkadaş bir iyi ilaçtır. Aynı şekilde iyi bir grup arkadaş iyi ilaçlarla dolu bir eczanedir.

Dünyada 6 en iyi doktor :
-          Güneş ışığı
-          Dinlenme
-          Egzersiz
-          Doğru beslenme
-          Özgüven              veeeeeeeeeeeeeee
-          Arkadaşlar

Bunların hepsini hayatının her döneminde muhafıza et ve sağlıklı bir yaşam sür.

Eğer Ay’ı görebiliyorsan Tanrı’nın güzelliğini görürsün
Eğer Güneş’i görebiliyorsan Tanrı’nın gücünü görürsün
Ve aynada kendini görüyorsan Tanrı’nın yarattığı en mükemmel şeyi görürsün.

Kendine inan. Hepimiz bu dünyadan geçen turistleriz. Tanrı bütün rotamızı hazırlayan, rezervasyonlarımızı yapan ve varacağımız noktalarıprogramlamış seyahat acentamızdır.  Ona güven ve hayat adını verdiğimi bu seyahatten zevk almaya bak.

Hayattaki amaçlarımız şöyle olmalı :
9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1, 0

-          9 : Günde 9 bardak su iç
-          8 : 8 saat iyi uyku
-          7 : Dünya’nın 7 harikasını görmek için seyahat et
-          6 : Haftanın 6 günü çalış
-          5 : 5 haneli gelirin olsun
-          4 : 4 tekerleğin olsun
-          3 : 3 odali düz ayak bir evin olsun
-          2 : 2 sevimli çocuğun olsun
-          1 : 1 sevdiğin olsun
-          0 : 0 gerilim


Bu hayat bir daha yaşanılmayacak.

Tarih : 15 Nisan 2016
Yer    : CLK Boğaziçi, Taksim