23 Mayıs 2016 Pazartesi

Bir Kitap : Nazar

Kitap engizisyon mahkemelerinin Ortaçağ Dönemine damgasını vuran aralıkta geçiyor. Dar görüşlü ve tamamen önyargı ile yaklaşılarak insanları mahkum eden bu dönemde kitap, güçsüz ve savunmasız bir kadına karşı şiddetin romanıdır. Oldukça başarılı bir şekilde sanki o günlerde yaşıyormuşuz gibi döneme ışık tutarak anlatılması da yazarımızın başarısıdır. Yazarın bu  yönü onun çok iyi bir tarihçi olduğuna işaret etmektedir ki zaten kendisi tarih mezunu başarılı bir edebiyatçıdır.

Ana karakterimiz Margarita’dır. Zaman Ortaçağ Avrupası’dır. Mekan ise İtalya’nın Novi Köyü’dür. Margarita’yı önce karalamaya çalışmak ve ardından aslında gerçeklerin hiç göründüğü gibi olmadığını görmek kitapta bizi şaşırtarak karşımıza çıkıyor. Ortaçağ Avrupası’nda idam edilen onca masum insanın nasıl katledildikleri güçlü bir edebi dil ile anlatılıyor. Şifacı bir kadın olan Margarita’ya cadı sıfatı yükleyerek büyü yaptığı gerekçisiyle uygulanan baskı ve şiddet sahne sahne karşımıza çıkıyor. O dönemde binlerce kadının öldürülmesi “cadı avı” denilen günümüz tabirinin de aynı zamanda varoluşu buradan kaynaklanmaktadır. Sadece şifacı kadınlar değil elbette karşımıza çıkan kahramanlar. Rahipler , düzene başkaldıran köylüler, asi çiftçiler , zülum gören kadınlar ... Hem Margaritha’nın hem din adamlarının  hem de halkın gözünden bakarak kitabı okuyoruz. Kitabın kapağında merak edenler için bahsetmek gerekirse Fatima’nın Gözü  ise romanda Margaritha’ya ışık tutuyor.

Kitapta yer alan din , vicdan ve zenginliğin anlatıldığı bölümde bir din adamının kendinden daha zengin olan başka bir din adamını eleştirmesi dikkati çekiyor. Dini ve vicdanı yarı sorgulayarak yarı bizlerin yorumuna bırakarak dile getiriyor. Batıl inançlar ve hakiki inançlar üzerinde yeniden düşünülmesi gerektiğini bize hissettiriyor.

Bu masalsı anlatımdan yola çıkarak kitabın özüne baktığımızda ise bizce sorgulayacağımız pek çok şey var.  İlk olarak Ortaçağ Avrupası dediğimiz dönemi ele alırsak, Kliselerin kadınlara karşı yapılan haksız yargılamaları ve onları insafsızca infaz etmeleri karanlık bir döneme işaret ediyor. İkinci olarak geri kalmış ülkelerin geçmişine baktığımızda, daima ikinci planda yer alan kadının devlet tarafından vahşice katledilişlerine kitap ile yeniden farkındalığına varıyoruz. Günümüze baktığımızda ise gene geri kalmış ülkelerde kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddetin halen süregeldiğini hatta ülkemizde bu tarz haberlerin günden güne artığına üzülerek tanık oluyoruz.

“Zamanın yok olduğunu da işte o zaman anladım. Ne diyorum ben! “Gündüz” ve “Gece” iç içe geçmişti. Sanki var olan sadece yoğun bir karanlıktı. Biri, bir şey, aniden bir yere ışık tutuyordu, orada dans ediyor, şarkılar söylüyor, “yaşıyorduk”. Sonra ışığı başka yere tutuyordu. Sonra… sonra… aşağı, yukarı, önce, sonra kaybolmuştu. Yoktuk. Vardık. Yoktuk. Vardık.”    Sayfa 34 ‘den bir alıntı.

Eğer tarihsever bir okuyucu iseniz bu kitabı ve Reha Çamuroğlu’nun diğer kitaplarını okumanızı tavsiye ederim.

Kitabın Künyesi
Kitabın Adı : Nazar
Derleyen : Reha Çamuroğlu
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı : 195
Baskı Yılı: 2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder