25 Temmuz 2017 Salı

Bir Gezi - Samos Adası

Yaz tatilimizi son iki yıldır Zeynep küçük diye rahat edebilmek adına ama aslında benim hep nefret ettiğim tatil köylerinde geçirdikten sonra, bu yıl artık bir yurtdışı planı yaptık da neyse ki kendimize geldik.

İki çocukla çok yorucu bir tatildi haliyle… Aman harika dinlendim, yattım, bol bol gezdim, uyudum demek zor ama yine de Samos gibi muhteşem bir adayı görmüş olmak sevindirici.  Ve tabi gene çocuklu olma durumundan dolayı gezilecek pek çok yer gezilemeden dönüldü.


18 Haziran Pazar babalar gününde iki araba yola çıktık. Bora Gümüşdal, Kızı Hare, Babası İsmet Amca ve eşi Güneş Teyze, diğer arabada biz. Çamlıca gişelerinde buluştuk . İsmet Amca ve Bora arabadan indiler. Üzerlerinde aynı renk babalar gününe özel tişörtlerle. Ve bir hediye paketi de Mert’e uzattılar. Ne oluyor orda daha demeden paketten aynı desen tişört ile üçü bir örnek Kuşadası’na yolculuğumuz başladı. Babalar günü kutlu olsun…


Akşam yemeğinde Kuşadası’na varmıştık. Arabaları anlaştığımız bir otoparka bıraktık. Yemek ve biraz Kuşadası keşif turu sonrası otele geçtik. Eski ama tertemiz ve inanılmaz cana yakın işletmecileri ile limanın hemen karşısındaki Liman Hotel’de kaldık. Çocuklar o gece yol yorgunu falan demedi kudurdukça kudurdu. Herhalde dünya tarihi o geceki kadar yaramazlık görmedi. Zeynep’e şaştım kaldım. Hani açık alan cafe’de annen baban oturuyor di mi. Abin ve Hare oralarda oynuyor, kimse uzaklaşmıyor.  Çarşı içinde bir sürü dükkan, bir sürü yabancı insan, kalabalık arasında alıp başını gitmek de ne oluyor? Arkana bir bak bari. O da yok. Bıraksan denizden çıkar. Yerinde tutabilene aşkolsun.


Sabah hızlı bir kalkış ve hızlı bir kahvaltı sonrası 09:00’da kalkacak olan feribotun sırasına girdik. Feribot yarım saat rötarlı hareket etti. 1 saat 45 dakka sonra Ada’ya varmıştık. Pasaport kontrol sonrasında bizi “Dimitris rent a car”  bekliyordu. İşlemleri tamamladık, navigasyonları kurduk ve otelin olduğu lokasyona doğru yola çıktık. Gerçekten nefis bir adaya ayak basmışız.

Ada’nın kuzey tarafı oldukça rüzgarlı ve dalgalı olduğundan konaklamak ve denize girmek için güneye inmeyi tercih ediyoruz.  Mykali Koyu. Butik otel pansiyon tarzı, tatlı bir yunan evinde konaklıyoruz. Oasis Studios. Hemen yan taraf restoran (Mykali restoran)  ve önü plaj (Mykali Beach).  Burnumuzun dibinde ise Türkiye, Dilek Yarımadası manzarası. Sadece 3 km. uzaklığımızda…

İlk günler buradaki plajda takıldık. Diğer günler Psili Ammos plajındaydık. Hem sığ, çocuklar için ideal , hem kumsal olarak keyifli ve sakin bir plajdı. Bu plajda Zeynep nihayet kayboldu.  Yunanlı bir kadın kucağında geri getirdi.  Kadın İngilizce bilmiyordu ama sanırım bana “çocuğuna sahip çıksana be kadın almış başını gidiyordu!” dedi. Bilmiyor ki Zeynep’in başına buyruk, alıp başını gitmelerini. Kime çektiyse. J

Akşamları  genellikle yemeğe Pythagoreio’ya indik. Yemek sonrası pub tarzı yerlerde müzik ve martini keyfi yaptık. İsmet Amca ve Güneş Teyze’nin enerjilerine hayran kaldım. Yaşlarına rağmen bizlere ayak uydurabilmeleri gerçekten çok hoştu. Benim pilim bitti onların bitmedi. İnsanları tatilde tanırsın derler gerçekten dünya tatlısı iki insan tatile renk kattılar.

Bir başka gün adanın koylarını keşfe çıktık. Güneyde Kampos Marathokampou’ya kadar gittik. Orada çok keyifli bir mekan Nick The Greek’te akşama kadar vakit geçirdik. Hayatımda görüp görebileceğim en büyük zeytinlik tarlasını burada gördüm. Çam ormanları ve asmalardan bahsetmiyorum bile. Ve sokaklar Oğlum Bora’nın dikkatini çektiği gibi “sanki az önce yerleri yıkayıp-süpüren fırçalı araba geçmiş gibi tertemiz. Bir tane bile çöp yok.”

Nick The Greek

Ve Pisagor …
Hepimiz matematikteki “Pisagor Üçgeni”ni biliriz. Antik çağın önemli filozof ve matematikçisi Pisagor’un memleketi Samos aynı zamanda.  Adada, bütün hediyelik eşya satıcılarında satılan “Pisagor Bardağı”na, içindeki çizgiyi aşacak miktarda sıvı koyduğunuz anda, özel bir sistem sayesinde, tüm sıvı bardaktan boşalıyor. Söylenene göre bardak, Pisagor tarafından her kesin eşit miktarda şarap içmesi için icat edilmiş.





Samos restoranlarındaki yemekler, size ev hasreti çektirmeyecek kadar tanıdık gelecekler. Mezedes, dolmades, keftedes, homous, tzatziki, spanakopita, tarama, moussakka, loukoumades. Buna ek olarak, Ada’da yetişen muscat üzümlerinden yapılmış şaraplar restoranlarda sürahi ile geliyor. Fıçılardan dolduruluyor. Ülkemizde benzerine rastlanılmayan bir sunum.   Altın sarısı rengi ve portakal kabuğu, tropik meyveler, kekik ve yaban gülünden oluşan etkileyici bir aroması var. Çok güzel soğutarak servis yapıyorlar. Şezlogunuza uzanıp denizi seyrederken tatlı tatlı içmenizi öneririm.
 
Bir akşam yemek için adanın kuzeyindeki Kokari ‘ye gittik. Kokari’de güzel  bir koy, keyifli bir başka kasaba. Biz  Meltemi’ye oturduk.  Dış mekanı güzel bir restorandı fakat biz rüzgardan içerde oturduk. Adanın kuzeyinde çünkü. Kokari’ye giderken Samos merkezden geçtik. Daha doğrusu karşı kıyıdan Samos’u seyrettik.  Aşkam gün batmak üzere, ışıl ışıl bir kıyı şeridiydi gördüğümüz. Yemek sonrası kahve için inmek vardı akıllarımızda ama çocuklar o kadar yorulmuşlardı ki anca otele dönüp, yatırdık onları. Zaten yolda uyumuşlardı.


Adada’ki son akşamımızda İsmet Amca’nın doğum günü vesilesiyle keyifli bir akşam geçirdik. Oğlu Bora doğum günü sürprizleri ile babasını şımarttı. Tatilin son 3 gününe Bora’nın eşi Sedef’te katıldı. Yemekte kocaman nefis bir deniz balığı ve şampanya vardı.






Ve dönüş günü aynı şekilde arabaları teslim ettik. Kısa bir alışveriş turundan sonra feribotumuza geldik. 19:00’da feribot ve 1,5 saat sonra Kuşadası’na vardık. Liman Otel’de 1 gece daha konakladıktan sonra sabah Şarköy’e doğru yola çıktık. 

Kuşadası


Muscat Şarabı

Samos Adası , Haziran 2017