5 Mart 2018 Pazartesi

Bir Mektup : Sevgili Koleksiyoncu


Geçtiğimiz pazar günü Işıl Özgentürk'ün bir yazısı beni bir başka kitabı okumaya davet etti. Anais Nin ve Henry Miller'ın mektuplarından oluşan "Edebi Bir Tutku" kitabı listeme eklenmiş durumda. Bir insan bu kadar mı sever aşk mektupları okumayı ? Evet, çünkü yaşayan  insanlarla karşılaşmayı, farklı hayatlar görmeyi, farklı dünyaları hissetmeyi seviyorum da ondan...

Işıl Özgentürk de zaten makalesini bahsettiği mektubu yazan Fransız yazar Anais Nin'den esinlenerek yazmış. 

Anais Nin'in mektubunu çok beğendiğim için bende çocuklarımla paylaşmak istiyorum. 

Işıl Özgentük yazısı için;  http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/933348/Cinsellik_ustune_ahk_m_kesenlere_gelsin_.html

Kırklı yıllarda, Anais Nin ile Henry Miller, parasız kaldıkları bir dönemde kendilerine sayfa başına para ödeyen bir adam için erotik öyküler yazarak hayatlarını kazanmışlar. Rumuzu "Koleksiyoncu" olan bu müşteri pornografi ağırlıklı yazmalarını, edebi anlatıma girmeden sadece seks üzerinde yoğunlaşarak yazmalarını istemiş.  

Anais Nin sinirlenmiş ve aç kalmayı göze almak pahasına adama unutamayacağı bir ders vermeye karar vermiş. Şöyle bir mektup yazmış: 

Sevgili Koleksiyoncu... Sizden nefret ediyoruz. Seks, apaçık, alışıldık, abartılı olduğunda, mekanik bir saplantı halini aldığında, tüm gücünü ve büyüsünü yitirir. Bir can sıkıntısına dönüşür. 

Seksi, duygularla, isteklerle, arzularla, şehvetle, fantezilerle, kaprislerle, kişisel esinlenmelerle, rengini, tadını, ritmini ve yoğunluğunu değiştiren derin ilişkilerle karıştırmama yanılgısını herkesten fazla siz öğrettiniz bize. Cinsel etkinliği, onu harekete geçiren bir yakıt olan özellikleri, yani düşünsel, düşsel, romantik ve duygusal yanlarını dışarıda bırakarak mikroskop altında incelemekle neler kaybettiğinizi bilemezsiniz. Sekse şaşırtıcı dokusunu, o narin dönüşümlerini, uyarıcı öğelerini kazandıranlar da onlardır. Siz duygusal dünyanızı adamakıllı küçültüyor, onu solduruyor, açlıktan öldürüyor, ona kan kaybettiriyorsunuz. 


Siz cinsel yaşantınızı, aşkın şehvet duygusuna şırınga ettiği tüm o heyecan ve serüvenlerle beslenebilseydiniz, dünyanın en iktidarlı adamı olurdunuz. Cinsel iktidarın kaynağı meraktır, tutkudur. Siz o minicik alevinizin havasız kalarak sönmekte olduğunu görüyorsunuz. Tekdüzelik seks için bir ölümdür. Duygular olmadan, buluş yeteneği ve yatkınlık olmadan yatakta hiçbir sürpriz olmaz. Seksin, gözyaşlarıyla, kahkahalarla, sözcüklerle, vaatlerle, kavgalarla, öfkelerle, hasetlerle, korkunun tüm bileşkenleriyle, yurtdışına yolculuklarla,yeni yüzlerle, romanlarla, öykülerle, düşlerle, fantezilerle, müzikle, dansla ve şarapla karışması gerekir. 


Siz, farklı ve benzersiz harikalarla oluşan bir haremin tadını çıkarabilecekken, cinsel organınızın ucundaki periskop yüzünden neler kaybettiğinizi biliyor musunuz? Birbirinin eşi iki saç yoktur, ama siz, sözcüklerimizi saçı tanımlamak için harcamamıza izin vermiyorsunuz; birbirinin eşi iki koku da olamaz, ama bu konularda derinleşmek istesek, yaygarayı koparıyorsunuz ‘Şiirselliği atlayın’ diye. Aynı dokuda iki ten yoktur; ışık, ısı ya da gölgeler asla aynı olamaz; hareketler hiçbir zaman aynı değildir; çünkü bir sevgili, gerçek aşkın heyecanına kapıldığında, aşk biliminin yüzyıllara dayanan dizgisini uygulayabilir. O ne çeşitliliktir, o ne yaş farklılığıdır, olgunluk ve masumiyette,azgınlık ve sanatta o ne çeşitliliktir. Saatlerce oturup sizin nasıl biri olduğunuzu merak edip durduk. Duygularınızdan ipeği, ışığı, rengi, kişiliği, mizacı esirgediyseniz, artık tümüyle sararıp solmuş olmalısınız. Seks ırmağına dökülerek onu besleyen dereler benzeri, küçük küçük onca duygu vardır. Yalnızca cinsellikle yüreğin birlikte atması yaratabilir o coşkuyu.” 



Çağlayan - Mart 2018


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder