20 Nisan 2013 Cumartesi

Kızıla Boyalı Saçlar


KostasMourselas'ın 'Kızıla Boyalı Saçlar' adlı yapıtıyla Beyoğlu Sahaf Festivali’nde karşılaştım. Yanımda kitap kurdu bir arkadaşım ve onca tezgahtan rastgele bir tanesinin önünde durup  şıp diyeyığınla üst üste dizilmiş kitaplar arasından buluverdi. Bana uzatırken de bu kitabın heryerde olmadığını kimsenin bulamadığını kıymetini bilmemi tembihledi. İşte o zaman anladım ki rastgele o tezgahın önünde durmamıştı.

Okuruna meydan okuyan ve kızdırmaya çalışan  bir roman. Yazar kitabın kahramanı Luis’i kitabının daha ilk cümlesinde bize tanıtmıştır. Şöyle başlar : “ Luis lakaplı, EmanuilRetsinas tek bir sözcükle tanımlanabilir. Biraz. Biraz kısa boylu, biraz çirkin, biraz yakışıklı, biraz tembel, biraz eğitimsiz, biraz dinsiz.”

Luis’insıradışı hayatı insanı büyülüyor ve çoğu zaman onun yerinde olmak hayta onun gibi bakmak, onun gibi yaşamak  istiyorsunuz.Luis gibiler aramızda gerçekten varlar. Eser belli bir oranda gerçekliğini bize gösteriyor. Luis gibi özgür ve özgün olmayı hayal ediyor insan.Luis'in vurdumduymazlığına, yarını düşünmeden anı yaşayışına, yoksulluk ve zenginliği umursamazlığına, kimi dönem sadece sex, kimi dönem aşk için yaptıklarına, 3-5 sene ortadan kaybolup sıradan bir kadın ile evlenmesi gibi romanın can alıcı noktalarısosyal, bir o kadar da siyasal içerikli bir edebiyat eseri olarak karşımıza çıkar. Satır aralarında kalmış felsefi değeri yüksek cümleler açısından da kitap artı bir değer katıyor.

“Nasıl yaşadın, neden öyle yaşadın, neyi yapabilecekken yapmadın, başka bir yol, başka bir anlam arıyordun, yanlış zilleri, yanlış kapıları çaldın, yanlış yollara saptın, yanlış insanları sevdin, yanlış yataklarda uyudun, yanlış evlerde yaşadın. Neden hayal ettiklerini, düşündüklerini bu kadar küçümsüyorsun? “ der arka kapak.

'Kızıla Boyalı Saçlar insan özgürlüğüne yazılmış bir övgüdür' derKostasMourselas. Eser Yunanistan'da şimdiye kadar hiçbir romanın yakalayamadığı olağanüstü bir başarıya imza atmıştır. Fransızca, İngilizce, Almanca ve İbranice'ye çevrilmiştir.

Yunanistan nüfusunun yaklaşık on milyon olduğu göz önüne alındığında bu sayının ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir. Romandan uyarlanan ve birçok ülkede gösterime giren televizyon dizisi de çok ilgi gördü.

Kitabı okurken ister istemez insan kendine dönüyor.   Postmodern romanın en güçlü örneklerinden ve dil oldukça yalın olarak yazılmış. İçeriğinden ziyade anlatım bakımından edebi bir eser. Yazar sanki bizimle konuşuyor gibi. Eserin politik yönü, erotik yönü, alaycı yönü, espirili yönü, hüzün dolu yönlerini içiçebirarada okuyabilme şansını elde edebiliyoruz.

Yunan yazarın amacı abestle iştigal pek çok yaptığı tasvirlerle, bir yönetmen edasıyla canlandırdığı  sahneleri okuyucunun aklında kalıcı yer etmesini sağlamak olmuştur.

Kitap ilk anda karakterler ve olaylar kalabalığı olarak görünse de bizi şaşırtarak daha sonrasında anlamlı hale geliyor. İkinci kere okumayı isteyecek kadar çok seveceğiniz bir kitap. Tabular, toplum kuralları, değer yargıları gibi yazılmış tüm yasaları alt üst eden okunası bir hikayesi var. Temelinde sunduğu düşünce okuruna özeleştiri de getiriyor.

Hayatı daha farklı gözlerle görebilmek isteyen veya gören okurlar için kitap biçilmiş bir kaftan. Farklı birşeyler okumak ve aslında sanki başka bir zaman ve mekandaymışsın gibi hissetmek isteyenler için okunası bir eser.

Temelinde hayat felsefesini “mutlu olacağın biçimde yaşa” demek ister yazar. Özgürlük kavramı kitabın sadece bir yönü ve bu kitapta yazar bunu çok güzel işlemiş.

Yaşama sanatı üzerine yazılmış gelmiş geçmiş en güzel romanlardan biri olarak karşımıza çıkmış ve kütüphanelerimizde yer alması kaçınılmaz bir roman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder